30 Ağustos 2015 Pazar

Özde'nin Pozitif Doğum Hikayesi


 Tekrar merhaba!

"Daha fazla pozitif doğum hikayesi, daha az doğum korkusu" projem kapsamında, sizlerden gelen pozitif doğum hikayelerini yayınlamaya devam ediyorum. Proje adım çok afili ama değil mi :)

Gelen maillerden çok doğru bir işe kalkıştığımı bir kez daha anlıyorum. Annelerin paylaşmaya ve hemcinslerine yardım etmeye gönüllü oluşlarına da çok mutlu oluyorum. Siz de kendi pozitif doğum hikayenizi paylaşmak ve anne adaylarına doğum korkularını yenmeleri için destek olmak isterseniz, hikayenizi gamzeoruc34@gmail.com adresine gönderebilirsiniz.

Gelelim bugünkü pozitif doğum hikayemize:

Özde'nin Pozitif Doğum Hikayesi


Merhaba ben Özde Işık. 30yaşındayım. 4 aylık oğlum Çınar'ın doğumunu paylaşmak istiyorum.

Hamile olduğumu öğrendiğimde, çok irdelemeden güvendiğim bir arkadaşımın doktoruna gitmeye karar verdim. En baştan beri hamilelik ve doğumla ilgili tüm genellemelere inat, her doğumun tıpkı insanlar gibi baska baska olduguna inandim. O yuzden kimseyi dinlemedim. Bebegim nasil gelmek isterse oyle gelsin, ikimiz icin de saglikli ve dogal olan olsun diye dua ettim. Ama ne yalan söyleyim içimden hep normal doğum geciyordu. Hem de kan verirken bile ayılıp bayılıp fenalıklar geciren ben yani:)

Gel Çınar geeel :)



Sorunsuz bir hamilelik döneminin sonunda her sey iyiydi ve beklenen an geldi.
20 Nisan Pazartesi sabahı duştan sonra gelen nişan adı verilen lekeyi görünce işte başlıyoor dedim ve cümbür cemaat hastane yollarına düştük. Ben hariç herkes telaşlıydı:) Hastanede doktorumu gordüm,  "ama bende tık yook" dedim güldü:) Bekleyecektik. Ne bir sancı ne açılma ne de suyun gelmesi. Hicbir sey yoktu.

Bir müddet bekledikten sonra indüksiyonla desteklemeye başladık ve yavaş yavaş kasılmalarım başladı, zaman gectikce de artti. Dalgalar geldikçe koridorda yürüyor, aktif pozisyonları kullanarak çok rahat atlatıyordum. Dalgalar iyice sıklaştı ve kontrolde artık cok az kaldigini ogrendim. Her dalgada derin nefesler alip, cok az bir sure sonra minigimle birlikte buradan cikacagim diyordum. Ebe artık ıkınma provası yaptırınca işte geliyor dedim. Kasılmayla birlikte ıkınma hissi geliyor, ben ıkındıkça rahatliyordum. Her ıkınmada biraz daha yaklasiyordum ogluma.

Veee sonunda geldi. Minik adamım dogmustu.Teni tenime değdiği o an ben dogdum, oglum dogdu, biz olduk.. Yeni hayatina hos gelmisti.

Hemen emmeye başlayan minik kuzuu

"Mucizen"





Her insan gibi, her cocuk gibi, her canli gibi, cok baska baska deneyimler... Hep kendine özel... Hayatinizdaki her anın tadini doyasiya cikarabilmeniz dilegiyle, sevgiler.

Özde Işık (instagram.com/ozderamy)

Özde ve Çınar <3


Yeni pozitif doğum hikayelerinde buluşmak üzere,

Gamze Oruç
Doğuma Hazırlık Eğitmenliği ve Doulalık Eğitimi (İstanbul Doğum Akademisi-2014)
0507 437 91 27 
gamzeoruc34@gmail.com
www.mucizen.com
instagram: @doula_gamzeoruc
facebook groups: Gebe & Bebe
facebook.com/mucizengebevebebeokulu 


EYLÜL AYI EĞİTİM DUYURUSU
 

28 Ağustos 2015 Cuma

Fatma'nın Pozitif Doğum Hikayesi


Merhaba!

Blogda, gebeleri ve lohusaları bilgilendirecek, onların işlerine yarayacak, soru işaretlerini silecek ve minicik de olsa faydası dokunacak konularda yazmaya özen gösteriyorum.

Kendim gebeyken ve doğumdan deliler gibi korkarken, bu korkularımı yenmemi sağlayan, pozitif doğum hikayeleri olmuştu. Benim pozitif doğum hikayemi okumak isterseniz, tık tık )
Bu sebepten, ulaşılabilir daha fazla pozitif doğum hikayesinin, daha çok anne adayına cesaret verebileceği düşüncesiyle, hikayeler toplamaya başladım.

Bu projede bana destek olan, doğum hikayelerini benimle -ve sizlerle- paylaşan güzel yürekli annelere çok teşekkür ediyorum.

Sizin de pozitif bir doğum hikayeniz varsa ve paylaşmak isterseniz, gamzeoruc34@gmail.com adersine mail atabilirsiniz :)

Şimdi gelelim,


Fatma'nın Pozitif Doğum Hikayesi 


Öncelikle selamlar. Ben Fatma Taner. Sizlerle pozitif doğum hikayemi paylaşmak istiyorum.

Ben hamileliğimin ilk gününden itibaren "hayatta normal doğum yapamam" derdim, ta ki son günlere kadar.. Son hafta doktorum, bebeğimin normal doğum pozisyonunu aldığını ve her şeyin yolunda gittiğini söyledi. Ama kendi kalp rahatsızlığı yüzünden normal doğuma giremeyeceğini söyleyerek, yeni bir doktor bulmamı önerdi. "Doğuracak olan benim, korkmayın siz doktor bey" demem de benim en ilginç cümlemdi :) 

Başka bir doktor arayışına girerek, farklı bir hastaneye gittim. Orda bana, suyumun bittiğini, acil doğuma alınmam gerektiği söylendi. Hastanede yer olmadığından, ambulansla başka hastaneye yollayacaklarmış. Bana kalsa çoktan kendimi emanet ederdim oracıkta ama eşim, başka bir doktora daha görünmemizi istedi. 

İyi ki onu dinlemişim, gittiğimiz diğer doktor,daha günüm olduğu, suyumun da yeterli olduğu söyledi. "Beklenen doğum tarihin yaklaşık 10 eylül"  demişti. Gerçekten de 10'una bağlayan gece, dalgalarım başladı.



Hastaneye mümkün olduğunca geç gitmek istemiştim, evimin tanıdık ortamında, dalgaları daha rahat karşılıyordum. Kasılmaları evde karşılayabildiğim kadar karşıladım, sonra hastaneye gitmeye karar verdik. Hastaneye gittikten 1-2 saat sonra doğum başladı. Hep "suyun gelir anlarsın" derlerdi ama suyum öncesinde gelmedi, doğum anında doktorum su kesemi kendisi açtı. "Artık dayanamıyorum" dediğim an, doğumun başladığı andı, doğum masasına alındım. Sonra 1 nefesle olmasa da 2 nefesle doğurdum yavrumu.



Kendime ve bebeğime güvendim, doğum yapan bedenime güvendim ve çok kolay bir doğumla bebeğime kavuştum.Her zaman söylüyorum, ben doğurduysam herkes doğurur :) Tüm anne adaylarına sevgilerimle..

Fatma Taner (instagram.com/elifatma44)

Fatma ve Elif <3 



Yeni pozitif doğum hikayelerinde buluşmak üzere,

Gamze Oruç
Doğuma Hazırlık Eğitmenliği ve Doulalık Eğitimi (İstanbul-2014)
0507 437 91 27 
gamzeoruc34@gmail.com
www.mucizen.com
instagram: @doula_gamzeoruc
facebook groups: Gebe & Bebe
facebook.com/mucizengebevebebeokulu 


EYLÜL AYI EĞİTİM DUYURUSU

21 Ağustos 2015 Cuma

Doğuma Hazırlık Eğitimi Almak İçin 10 Neden

Neden Doğuma Hazırlık Eğitimi Almalıyım?


Bir önceki yazımda, "Doğuma hazırlık eğitimi almalı mıyım?" sorusuna cevap aramıştık. Ve cevap olarak da kocaman bir "Eveeeet" bulmuştuk :) 

Doğuma hazırlık eğitimi denince aklınıza, "nefes al-ıkın öğretiyorlar, başka da ne anlatılabilir ki?" düşüncesi geliyorsa, bu yazım tam size göre! Her biri alanında uzman eğitmenler tarafından verilen bu doğuma hazırlık eğitimlerinde neler anlatılıyor, bu eğitim ne işimize yarayacak, hep birlikte inceleyelim.

Ikınmadan çıkmaz mı diyosun?


Doğuma Hazırlık Eğitimi Almak İçin 10 Neden:


1) Doğum Korkunuzu Yenersiniz:


"Ben normal doğumdan korkuyorum"
"Ben sezaryenden de korkuyorum!"
"Ben doğumdan komple korkuyorum!!"
"Ay ben bebekten bile korkuyorum!!!"

diyorsanız, bu eğitimlerden birine mutlaka ama mutlaka katılmalısınız. Doğuma hazırlık eğitimleri, sizi yalnızca fiziksel değil, zihinsel ve ruhsal olarak da doğuma hazırlar. İçinizdeki doğuma dair korkuların kaynağını bulmanıza yardım ve bu korkuları yenmenize rehberlik eder. Kafanızdaki cevapsız tüm soruların cevabını alabilir, endişelerinizi giderebilir ve yanlış bildiklerinizin doğrularını öğrenebilirsiniz.

Siz gidin ben gelmiyorum. Doğurmıycam!


2) Doğumun Evrelerini Öğrenirsiniz:

"Doğumda başıma ne gelecek?"
"Doğumun başladığını anlar mıyım?"
"Ya hastaneye yetişemezsem?"

Bu ve benzeri sorular aklınızı karıştırıyorsa, bu eğitimlerden birine mutlaka ama mutlaka katılmalısınız. Doğuma hazırlık eğitimleri, size doğumun başlama bulguları, doğumun başlaması ile ilgisi olmayan yanlış alarmlar, doğumun her bir evresinde neler olacak konularında bilgi verir. Doğum başlayınca ve doğum süresince neler yaşayacaksınız ve neler yapmalısınız sorularının yanıtını bulabilirsiniz.

Doğum başlayınca alarm çalcak, ayarladım ben :D


3) Doğumda Kullanılacak Nefes Tekniklerini Öğrenirsiniz:


Doğum dalgalarını nasıl karşılayacağınız konusunda korku ve endişeleriniz varsa, dalgalarla (sancı demek istemiyorum, negatif kelimeleri hayatımızdan çıkarıyoruz ;) ) baş edemeyeceğinizi düşünüyorsanız, bu eğitimlerden birine mutlaka ama mutlaka katılmalısınız. Doğuma hazırlık eğitimleri, size doğumun her evresinde kullanılacak nefes tekniklerini ayrıntılı ve uygulamalı şekilde öğretir, siz bu nefeslere hakim olana ve doğru bir şekilde uygulayana kadar size rehberlik eder, hangi nefesi doğumun hangi aşamasında kullanacağınıza ve bu nefeslerin ne işe yarayacağına dair detaylı dersler sunar. 

Nefes al, nefes ver.. Tamam kolaymış, yaparım ben bunu :)


4) Doğumda Ağrıyla Başa Çıkma Yöntemlerini Öğrenirsiniz:


Doğumun çok sancılı ve acı verici bir süreç olacağını düşünüyor, bu sancılara dayanamayacağınızdan korkuyorsanız, bu eğitimlerden birine mutlaka ama mutlaka katılmalısınız. Doğuma hazırlık eğitimleri, size başka bir doğumun mümkün olduğunu gösterir. Doğum süresince kullanılacak derin gevşeme, otohipnoz, olumlama ve benzeri yöntemlerle, ağrısız bir doğum yapmanız için gerekli teknikleri öğretir. Acı dolu, ağrılı bir doğum kaderiniz değil, doğuma hazırlık eğitimleri, sizi bu konuda donanımlı hale getirir.

Aciyeee :///


5) Doğumda Kullanılacak İlaç Dışı Rahatlatıcı Teknikleri Öğrenirsiniz:


Doğumdan çok korktuğunuz için sezaryen ya da epiduralli doğumdan başka ihtimal düşünemiyorsanız, bu eğitimlerden birine mutlaka ama mutlaka katılmalısınız. Doğuma hazırlık eğitimleri, size hiçbir ilaç kullanmadan ağrı kesme yöntemlerini öğretir. En güçlü ağrı kesiciler ile aynı etkiyi sağlayacak bu teknikleri, kolayca ve hızla uygulamayı öğreneceksiniz.

Elbette ki hepsi bilimsel yöntemler :)


6) Doğumu Kolaylaştıran Pozisyonları Öğrenirsiniz:


Doğum masasından çok korkuyor, o masaya çıkmakla ilgili fobiler yaşıyorsanız, bu eğitimlerden birine mutlaka ama mutlaka katılmalısınız. Doğuma hazırlık eğitimleri, doğum başladığı andan itibaren, sizi rahatlatacak ve doğum anında çıkımı kolaylaştıracak aktif ve doğal pozisyonları öğretir. Hem açılma evresinde, hem çıkım evresinde kullanılacak pozisyonlar, detaylı ve uygulamalı bir şekilde vücut hafızalarınıza kazınır. Bunun dışında, "doğuma aktif katılım" ne demek, bunu nasıl sağlarsınız sorularına cevap bulursunuz.

"Aktif doğum, pozisyondan fazlasıdır."



7) Doğumdaki Tıbbi Müdahaleleri Öğrenirsiniz:


Epizyotomi (vajinal kesi), indüksiyon (suni sancı), vakum vesaire gibi tıbbi müdahalelerden korkuyor, bunlardan birine maruz kalırım diye içiniz içinizi yiyorsa, bu eğitimlerden birine mutlaka ama mutlaka katılmalısınız. Doğuma hazırlık eğitimleri, doğumda kullanılan tıbbi müdahalelerin sebepleri konusunda sizi bilgilendirir. Bu müdahalelere ne zamanlar başvurulduğunu, bunlara alternatif olarak neler yapılabileceğini, bu müdahalelere gerek kalmasın diye hangi hazırlıkları yapmanız gerektiğini size öğretir.

 
"Neyine ne yapacaklar dedin?!!"


8) Anne-Bebek Dostu Sezaryen Kavramını Öğrenirsiniz:


Doğumdan değil ama sezaryenden deli gibi korkuyorsanız, asla o ameliyat masasına yatmak istemiyor ve bu düşünce geceleri uykunuzu kaçırıyorsa, bu eğitimlerden birine mutlaka ama mutlaka katılmalısınız. Doğuma hazırlık eğitimleri, sezaryenin şart olduğu durumlar konusunda sizi bilgilendirir. Böylece "acaba gereksiz sezaryen olur muyum" endişelerinize ışık tutar. Kararlara aktif katılmanız konusunda gerekli özgüveni size aşılar. Sezaryenin şart olduğu bir durumla karşılaşırsanız, anne ve bebek için en iyi sezaryen ortamı nasıl sağlanır, bunun için neler yapmak gerekir, anne bebek dostu sezaryen nasıl olur öğrenirsiniz.

Sezaryenle doğan bebekler de anneleriyle hemen kavuşsun!

 9) Bebekle İlk Karşılaşmada Güvenli Bağlanmayı Öğrenirsiniz:


Doğumdan hemen sonra ne olacak? Bebek doğduktan sonra ne yapacaksınız? Bebeğinizi nereye götürecekler, başına neler gelecek? Bu konularda endişeleriniz varsa, bu eğitimlerden birine mutlaka ama mutlaka katılmalısınız. Doğuma hazırlık eğitimleri, bebeğin dünyayla buluştuğu ilk andan itibaren, ona kendini güvende ve konforlu hissettirmek için neler yapmak, doğum travması yaşamaması için nasıl bir kavuşma anı ayarlamak gerektiğini size öğretir. Anne ile bebeğin güvenli bağlanması için, emzirmenin hemen başlaması ve başarıyla sürdürülebilmesi için, babanın kendini doğumun bir parçası hissedebilmesi için yapılması gerekenleri ve optimum şartları öğrenirsiniz.


Doğumda Ten Tene Temas ilk ihtiyaçtır. Talep edin!


10) Doğum Provası Yaparsınız:


"Keşke başıma gelecekler konusunda ufacık bir fikrim olsaydı, bu bilinmezlik beni doğumdan çok korkutuyor." diyorsanız, bu eğitimlerden birine mutlaka ama mutlaka katılmalısınız. Doğuma hazırlık eğitimleri, size -doğum ağrısı dahil olmak üzere!- bir doğum provası yapma imkanı sunar. Nasıl mı? Onu da eğitime geldiğinizde görürsünüz ;)

Mutlu Anne & Mutlu Bebek


"Ama benim olduğum şehirde doğuma hazırlık eğitimi yok ki?" demeyin, araştırın! Bulamazsanız, benimle iletişime geçebilirsiniz, olduğunuz şehirde bir eğitim olup olmadığı konusunda size yardım edebilirim. 

Ben, doğuma hazırlık eğitimlerini İzmir Bostanlı'da veriyorum. Mucizen Gebe ve Bebe Okulu,yeni öğrencilerini bekliyor. Eylül ayı kayıtlarımız başlamıştır.



Bilgi için ulaşabilirsiniz,
Sevgiler

Gamze Oruç
Doğuma Hazırlık Eğitmeni ve Doula
0507 437 91 27
gamzeoruc34@gmail.com
instagram: @doula_gamzeoruc
facebook groups: Gebe & Bebe
www.facebook.com/mucizengebevebebeokulu
www.mucizen.com 

 

20 Ağustos 2015 Perşembe

Doğuma Hazırlık Eğitimi Almak Gerekli Mi?

Doğuma Hazırlık Eğitimi Alalım Mı?

Henüz hamile bile değilken, doğumdan çok korktuğumu doğum hikayem de anlatmıştım.
Hamile kaldıktan sonra, bu korkuları yenmek için, pozitif doğum hikayeleri okumaya başladım.
Bunlardan çoğunun ortak özelliği, bu tarz doğumları destekleyen bir ekiple çalışmaları ve doğuma hazırlık eğitimi almalarıydı.

Sosyete işi bunlar, analarımız eğitimle mi doğurmuş sanki..


Doğuma hazırlık eğitimi kavramını hiç bilmiyordum, daha önce duymamıştım. Doğuma hazırlık eğitimi deyince aklıma, hastanelerde verilen, doğuma hazırlık eğitiminden ziyade "gebe eğitimi" diyebileceğimiz tarzda konuları içeren eğimler gelmişti. Açıkçası çok da gerekli olduğunu düşünmüyordum, bir sürü kitap vardı, onları okurdum işte..

Tamam örtmenim, ne kızıyosun, doğurcam tamam..


Birlikte çalışmayı çok istediğim doktorumla görüşmeye gittiğimde, kendisi bana, doğuma hazırlık eğitimi almayan bir gebeyle doğuma girmediğini söyledi. Doğumu doktorun değil annenin yaptığını, doktorun -eğer her şey yolundaysa- yalnızca gözlemci olduğunu, annenin o esnada yapacaklarını bilmesinin, doğumdaki büyünün asıl nedeni olduğunu anlattı. Kafama yatmıştı, doğuma hazırlık eğitimi almaya karar verdim.

Benim neyim eksik ayol!

Eşime bahsettiğimde, her konuda bana destek olduğu gibi bu konuda da oldu. Hep dediğim gibi, benim doğumdaki kahramanım sevgilimdir. Her aşamasına emek verdi benimle, okudu, araştırdı, paylaştı. Birlikte doğuma hazırlık eğimine gitmeye karar verdik. 20 haftalık hamileyken, İstanbul Doğuma Akademisi'nin düzenlediği doğuma hazırlık eğitimine katıldık. Açıkçası gittiğimde her şeyi bildiğimi sanıyordum. Tüm kitapları okumuştum, hikayeleri hatmetmiştim, facebook gruplarından tecrübeler dinlemiştim. Kendime güvenerek kuruldum minderime :)

Anlat anlat, ben dinliyorum seni..

Fakat 18 saat süren eğitime sığdırdıkları şeylere tanık oldukça, ben hiçbir şey bilmiyormuşum duygusu zihnime yayılıyordu. Eğitim, sadece fiziksel değil, psikolojik ve zihinsel olarak da hazırlıyordu bizi doğuma... Kah güldük, kah ağladık... Hem içimizi döktük rahatladık, hem sorular sorduk aydınlandık. Korkularımızı açığa çıkardık, hepsiyle yüzleştik, bertaraf ettik. Sormayı akıl bile edemeyeceğimiz şeylerin cevaplarını bulduk. Nefes egzersizleri ve gevşemelerle pamuk gibi olduk.

Ay bana bi hafiflik çöktü kocacım

Hayatımda verdiğim en doğru kararlardan biriydi, doğuma hazırlık eğitimine gitmek.. Benim doğumumu kurtardı! Bariz bir sezaryen adayıyken (çünkü özel hastanede doğum yapıyordum) muhteşem bir doğal doğum yaptım. Ağrı sızı yaşamadan, yırtık-epizyotomi olmadan, hiç zorlanmadan ve müdahaleye gerek kalmadan, doğar doğmaz bebeğimle kavuştuğum, onu daha doğumhanedeyken emzirebildiğim ve hiç bırakmadığım bir doğum yaşadım. Hepsi ama hepsi bu eğitim sayesinde oldu, en azından bu sayede başladı. O yüzden, tekrar tekrar şükrediyorum, iyi ki o doğuma hazırlık eğitimine gitmişiz.

Ten Tene Temas ilk ihtiyaçtır, talep et!


Bir sonraki yazımda, doğuma hazırlık eğitiminin içeriğinden bahsedeceğim.
Şimdilik sevgiyle kalın,

Gamze Oruç
Doğuma Hazırlık Eğitmeni ve Doula
0507 437 91 27
instagram: @doula_gamzeoruc
facebook groups: gebe & bebe

16 Ağustos 2015 Pazar

İlk Trimester: Gebelik Bulantısı ile Baş Etme Yolları

Gamze'nin Hamilelik Anıları: İlk Trimester


Eveet, nerede kalmıştık?

En son, ailelere de haber vermiş, herkesi havalara uçurmuş, kendimiz de aklımız beş karış havada geziyorduk. Her şey çok güzel gidiyordu, keyfim yerindeydi. Evrene, benim hamileliğim sorunsuz ve mükemmel geçecek diye mesaj üstüne mesaj yolluyordum.



Evren beni tam olarak anlamamış olacak ki, 6.haftayla birlikte korkunç mide bulantılarım başladı. Sabah gözümü açar açmaz tuvalete koşuyor, yediklerimi 10 dakika içinde çıkarıyor, gün boyu lanet bir bulantıyla, ağzımın içinde berbat bir tatla geziyor, akşam işten eve gelir gelmez devrilip yatıyor, sevgilimin yalvarmasıyla iki lokma bir şeyler yedikten dakikalar sonra onu da çıkarıyordum. Kendime, mide bulantımı az hissettiğim bir pozisyon bulursam, öldürseler yerimden kıpırdamıyordum. Erkenden yatıyor, bulantı birazcık hafiflese de uykuya dalsam umuduyla koyun sayıyordum.



Gerçekten 24 saat bulantı yaşadım. Şu an düşünüyorum da, bayağı zor günlermiş. Ama ben, 12.haftaya kadar, yani yaklaşık 1.5 ay süren bu bulantılardan bir kere bile şikayet etmedim. Onunla yaşamayı, baş etmeyi, normalleştirmeyi öğrendim. Taktiklerimi sizinle de paylaşmak istiyorum :)


Gebelik Bulantısı ile Baş Etme Yolları:


Öncelikle şunu belirtmek isterim ki, bende işe yarayan bir yöntemin, sizde işe yaramama ihtimali hep vardır. Deneyerek kendinize en iyi geleni bulabilirsiniz.

1) Normalleştir: Sabahları uyanınca bir bulantı dalgasıyla tuvalete koştuktan sonra, elimi karnıma koyar, "Sana da günaydın bebeğim" derdim. O sabah bulantısı, benim için bir hastalık ya da eziyet değil, kıpırtısını hissetmediğim için nasıl olduğunu bilemediğim bebeğimin bana yolladığı "iyiyim annecim" işaretiydi. Her bulantı gelişinde, bunu bebeğimden gelen bir mesaj olarak algıladım ve onunla konuştum. Bir hayli gevezeydi :P 

Her kontrole gidişimde, doktorum nasılsın derdi, iyiyim süperim bomba gibiyim diye cevap verirdim. Bulantıların nasıl diye sorardı. Bulantılar devam ama olacak o kadar, bebeğimin iyi olduğunu anlıyorum böylece derdim. O kadar pozitif ve neşeli bir gebesin ki, midesi bulanıyor diye sana üzülemiyor insan derdi :D Hehe :D

2) Bulantı Bileklikleri: Eczanelerde satılan, daha çok araç tutması için kullanılan, el bileğinin iç tarafındaki akupunktur noktasına bası yapacak şekilde uygulanan bu bileklikler, bana inanılmaz iyi geldi. Akupressur yapıyor bir nevi ve gerçekten etkili. Bulantıları sıfıra indirmiyor ama kusma sayımı çok azaltmıştı.


 

3) Ekşi Yemek: Ekşi yiyecekler, mide bulantımı ilginç bir şekilde azaltıyordu. Limonu dilimler, üzerine tuz eker, şapur şupur yerdim. Ayy şimdi anlatırken bile ağzım kamaştı :) Onun dışında, yeşil elma üzeri bol limon, ayva üzeri bol limon da çok çok iyi gelen seçeneklerdi. O kadar çok limonlanmış ayva yedim ki, oğlumun suratı gamze dolu :)) Alakası var mıdır bilinmez :) Bu arada ayva çekirdeklerini de atmıyoruz, onları da kullanacağız. İlerleyen yazılarımda anlatacağım.

 

4) Çubuk Kraker: Kurtarıcım! O 6 haftada yediğim çubuk krakeri, ömrü hayatımın toplamında yememişimdir :) Baş ucumda bir paket bulundurur, sabah uyandığımda yerimden doğrulmadan, hemen iki tane kıtırdatırdım. Bu, sabah bulantılarımın şiddetini çok azalttı. Onun dışında gün içinde de sürekli elimde, masamda, çantamda çubuk kraker bulundurdum. Bulantı yükseldiği anda bir kaç tane yiyordum, gerçekten rahatlatıyordu.

 

5) Zencefil: Zencefil, gebeliğin ilk 3 ayında tehlikeli olabileceği için, kullanımı sınırlandırılması gereken yiyeceklerdendir. O yüzden bu tavsiyemi uygulamadan önce, düşük ihtimali yaşamadığınızdan ve doktorunuza danıştığınızdan emin olun! Ben, doktorumdan onay aldıktan sonra, günde 1 bardağı geçmeyecek şekilde, sadece çok iyi hissetmediğim günler içtim. Ne olur ne olmaz.. Tarif şöyle. Bir bardak soğuk su içine, küçük bir parça taze zencefil atılır, kısık ateşte kaynatılır. Kaynatıktan sonra bir 5 dakika daha ocaktan almayın, iyice fokurdasın. Sonra süzülür, içine yarım limon sıkılır ve afiyetle içilir. Özellikle iş yerinde yoğun bir gün olacaksa, sunumun ya da toplantım varsa başvurduğum bir yöntemdi ve çok işime yaradı.

 

6) Öğünleri bölmek: Mide bulantıları yüzünden hiçbir şey yiyemez, hızla kilo kaybeder olunca, bebeğimi besleyemeyeceğim endişesiyle çözüm aramaya başladım. Halbuki bebek alacağını anneden her türlü alır, besinsiz kalmaz, besinsiz kalan zavallı çilekeş anne olur :) Ben çözüm olarak öğünlerimi ikiye bölerek yemeyi bulmuştum. Şöyle ki, örneğin kahvaltıda yiyeceğim tostu ikiye bölüyordum. Önce ilk yarısını yiyor, 10 dakika içinde de çıkarıyordum. Biraz midemin yatışmasını bekleyerek kalan yarısını yiyordum. Valla %100 çalışıyor, kesin bilgi yayalım :) O ikinci postayı hiç çıkarmadım, midemde kaldı. Böylece besinsiz kalmamış oldum. Yoksa valla sonum serumluktu benim.

 

7) Serin ve Temiz hava: Bulantılı döneminiz yaza geliyorsa serin hava şansınız olmayacaktır ama temiz hava da iş görür. Bulantılarım rahatsız etmeye başlayınca, kıvrıldığım yerden zorla kalkarak bir yürüyüşe çıkmak, hiç olmadı balkonda oturmak beni çok rahatlattı. Aralık ayıydı ve soğuk hava beni kendime getiriyordu. 

 

Benim mide bulantılarım için kullandığım taktikler bunlar. Umarım bir gebenin daha işine yarar ve kendini iyi hissetmesini sağlar.

Sonraki yazımda, ikinci trimester anılarımla burada olacağım,

Sevgiler, 

Doula Gamze Oruç
Doğuma Hazırlık Eğitmeni ve Doula
05074379127
gamzeoruc34@gmail.com
instagram: @doula_gamzeoruc

12 Ağustos 2015 Çarşamba

Gamze'nin Hamilelik Anıları: Bebek yapmaya karar verme

Eşimle birbirimizi 8 yıldır tanıyorduk evlendiğimizde. Çok iyi birer arkadaştık, ordan aşık olduk maşık olduk derkeen, kendimizi nikah masasında buluverdik. Evleneli 1.5 sene geçmişti ve biz çok eğleniyorduk. Geziyor, tozuyor, dünyalarca film izliyor, sürekli yeni kitaplar okuyor, arkadaşlarımızla vakit geçiriyor, gezmediğimiz ülkeleri gezme planları yapıyorduk. Bebek pek gündemimizde yoktu açıkçası :)

Gez babam gez...

Geziyosun da, kim yapcak bu çocuğu hanımefendi?


Ta ki en yakın arkadaşlarımızın bebeği olana kadar.. Vurulduk! Biz o bebeğe vurulduk.. Haftada bir gün, düzenli görüşmemize rağmen bize yetmiyordu. Onlardan ayrılır ayrılmaz, bebek hakkında konuşmaya başlıyor, sonraki haftayı edemiyoduk. Bir akşam -yine bebeği görmekten geldiğimiz bir akşam- acaba bizim de bir tane olsa mı dedik. Sonra konu kapandı.


Taşıma suya değirmen dönmüyor

Başkasının bebesini sev sev nereye kadar :D


Bu konuşmadan 2 ay sonra, henüz regl dönemim gelmeden, hamile olduğumu biliyordum. İçime doğdu, hissettim onu. Ordaydı, içimde, benimle... Test yapmaya korkuyordum, inancım boşa çıkarsa diye. Sonunda dayanamayıp test yaptım. O meşhur ikinci çizgi silik de olsa belirdi. Şok... Şok oldum, kalbim sanki ağzımın içinde atıyordu.

Nasıl sakin olayım, hamileyim hamileee!


Yılbaşına 8 gün vardı. Bu haberi şimdilik kendime saklayıp, sevgilime yılbaşı hediyesi olarak vermeye karar verdim. Ama o 8 gün nasıl geçti bana sorun :) İçimde bir canın varlığını biliyor, onunla uyuyup onunla uyanıyor ama kimseye söylemiyordum. Zor geçti :) Sevgilime hediye olarak bir sweatshirt yaptırdım. Üzerine "Dünyanın en cool baba adayı" yazdırdım. Sonra içine, bebeğimizin ağzından bir de mektup koydum.

Şunun gibi bi şeydi işte :)


Yılbaşı akşamı, sıra hediyeleşmeye geldiğinde, durumu bilen arkadaşım, sevgilimin ilk tepkilerini kaydetmek için kamerayı hazırladı. Hediyesini verdim, başta anlamadı. "Senden çocuğum olsun istiyorum" moduyla hazırlanmış bir hediye sanmış :) Mektubu okudukça yüzüne şaşkın bir gülümseme yayıldı. "Gerçekten mii!" diye kalkarak bana sarıldı. Videoyu izlediğimizde farkettik, 20 kere falan "gerçekten mii" demiş :)) İkimiz için de unutulmaz bir yılbaşı oldu 2014'e giriş gecesi. 

Bu foto başka bir sürprizden ama olsun :P


Sıra ailelere söylemeye geldiğinde, kalp atışlarını duyana kadar beklemeye karar verdik. Onlardan da bir 10-15 gün sakladık yani. Ama asıl sabırsızız, bir an önce söylemek için pır pır ediyoruz. Kalp atışlarını duyup şükrettiğimiz o gün, ultrason fotoğrafını ekleyerek hepsine birer mesaj attık. Gözyaşları nasıl sel oldu siz düşünün :)

Merhaba Annanecim,
Nihayet tanışabildik. Ben henüz bir pirinç tanesinden bile küçüğüm ama sizlere kavuşacağım günü iple çekmeye başladım bile. Duyduğuma göre annane olmak için çok gençmişsin ama yapacak bi şey yok, ben yola çıktım. Annem ve babamın söylediğine göre, beni çok sevecek ve bol bol şımartacak olan sizlermişsiniz. O yüzden şimdiden hazırlıklı olun, ben geliyorum :) Bu da ilk fotoğrafım :)


İki ailenin de ilk torunu yola çıkmıştı. Şimdi önümüzde kocaaaa bir 9 ay vardı. Bu 9 ay nasıl geçti, blogda yazmaya devam edeceğim.

To be continued...

11 Ağustos 2015 Salı

Gamze'nin Doğal Doğum ve Doulalık Hikayesi

Bu hikaye, minik oğlum Demir'e kavuşma, kendimden de bir anne ve bir Doula doğurma hikayemdir.
Doğumdan bir kaç gün önce ben ve göbeğim :D




Çocuk sahibi olmayı, hatta evlenmeyi bile düşünmediğim dönemlerden beri, doğum denince tüylerim diken diken olurdu. Hiçbir şekilde normal doğum yapmayacağıma dair büyük büyük konuşurdum. Öyle ya, sancılar dayanılmaz, doğum anı işkence, doktor cart diye keser, dikişler atılır, mazallah bir de makata kadar yırtılırsın, çişini tutamazsın, zaten vajinanın yapısı da bozuluyor, eşin seninle birlikte olmak istemez ve bunun gibi pek çok korkunç "yan etkisi" varken, aklı olan normal doğurur muydu? Mis gibi sezeryanımı olur, tertemiz hayatıma devam ederdim. 

Sonra yıllar geçip, evlenip, çocuk yapma isteğimiz gündeme gelince, tekrar düşünme ihtiyacı hissettim. Bu kadar korkunç olmamalıydı, Tanrı kadın ırkını böylesine lanetlemiş olamazdı. Ben de araştırmaya başladım. Bulduğum tüm pozitif doğum hikayelerini okudum, tüm evde/suda/doğal doğum videolarını izledim. Hepsinde ağladım, güldüm, duygulandım, özendim, keyif aldım. Gördüm ki doğum korkunç bir şey değil. Sonra hamile olduğumu öğrendim, araştırmalarım daha da hızlandı. İçimde doğuma dair hiçbir korku ve endişe kalmasın istiyordum. 

Araştırmalarım sonucu doktorum Hakan Çoker ile tanıştım. 21 haftalık hamileyken, doğuma hazırlık ve nefes çalışmaları eğitimine katıldım. Kesinlikle hayatımda verdiğim en doğru karardı! Doğumuma sahip çıkmayı, bedenime ve bebeğime güvenmeyi öğrendim, doğuma dair bütün endişelerimi sildim. Türkiye'de yoktur sandığım, doğal doğumu destekleyen bu ekiple çalışmaya karar verdim. Hamileliğim süresince yoga, nefes egzersizleri, olumlamalar, hypnobirthing çalışmaları, yürüyüşler, yüzme, perine masajı gibi doğuma hazırlıkta yardımcı olacak şeyler yaparak çok keyifli bir hamilelik geçirdim. Beslenmeme çok dikkat ettim ve günlük hayatımdan son güne kadar kopmadım.
Doğumdan 2 gün önce, gez Gamze gez :)



  
 
20 Ağustos günü, 38+3 haftalık hamile göbeğimle, pilates topum üzerinde zıplıyor ve çömelip kalkıyorken, hafif adet ağrısına benzer bir ağrı girdi. Bu ağrıya eşlik eden kasılmalar, tüm gün beni yokladı. Ama ne ağrılar dayanılmazdı, ne de kasılmalar düzenliydi. Ben hazırlık kasılmaları olduğunu düşünüp üzerinde durmadım. Akşam eşim gelince güzel bir yürüyüş yaptık, gece de hiçbir şey olmamış gibi yattık. Ben daha uykuya bile dalamadan, saat 01:00 sularında belimden başlayıp kasıklarıma doğru yayılan bir ağrı yaşadım. Bu ağrı kısa bir süre sonra tamamen geçti. Daha sonra periyodik aralıklarla geldiğini farkedince, zaman tutma ihtiyacı hissettim. Baktım ki sürekli kısalan aralıklarla gelip, 1 dakika kadar sürüp yok oluyor. Tam tarif edilen gibi ama hiç dayanılmaz değil ki? Gerçekten o korkunç doğum sancısı bu mu? 

Saat 03:00 gibi özel ebemi aradım ve durumdan bahsettim. Bana doğumun başladığını, kasılmalar 3 dakikada 1'e düştüğü için hastaneye gitmemi söyledi. Eşimi uyandırdım. Sakince hazırlandık. Bu esnada kasılmalar beni hafifçe zorlamaya başlamıştı. Dalga geldiğinde kollarımla duvara dayanarak kalçamla daireler çizmek çok rahatlatıyordu, bu sırada eşim de belime ters basınç uygulayarak yardımcı oluyordu. Bu şekilde evde biraz vakit geçirdik. Dalgalar daha da sıklaşınca hastaneye gitmeye karar verdik. Hastaneye vardığımızda saat 05:10'du ve ben çok zorlanmaya başlamıştım. Asla almam dediğim epidurali almaya karar vermiştim bile, odama çıkarken bunun hesabını yapıyordum :) Neyse ki hastanede beni bekleyen doulam sayesinde sakinleştim, nefesime ve gevşemeye odaklanmam gerektiğini hatırladım ve onun desteğiyle doğumuma dört elle sarıldım. 20 dk süren NST ve ardından ebe muayenesi ile, 8-9 cm açılmam olduğunu öğrendim. Doğum başlamak üzereydi, içime bir mutluluk doldu. Doktorum ve ekibi hastaneye geldiğinde saat 06:30'du, resmen apar topar doğumhaneye alındım. Her şey o kadar hızlı ilerliyodu ki, çok istediğim suda doğumu yapmak için havuzu kurmaya bile vakit kalmadı. Doktorum muayene etmek için beni çatala çıkardı ve şok oldu, kafası burda dedi. Hala açılmamış olan su kesemi açtı. Sonra içgüdüsel olarak istediğim pozisyonu almam için beni cesaretlendirdi. Yatağın üzerinde dört ayak üzerinde durup, bacaklarımı iyice yanlara açtığım bir pozisyonda rahat ettim. Daha sonra öğrendiğime göre, doğum için en uygun pozisyonlardan birini seçmişim. Bu esnada canım doulam, eşim ve doğum psikoloğum Neşe Karabekir beni bir saniye bile yalnız bırakmıyor, güç ve cesaret veriyorlardı. Onların hakkını nasıl öderim bilmiyorum.

Eşim ve doğum psikoloğum. Doulam da belime masaj yapıyor.

 

Sadece 4 itme sonucu bebeğim içimden balık gibi kayarak çıkıverdi. O anda yaşadığım yeniden doğuş hissini kelimelere dökmem mümkün değil. Doktorum ellerimi uzatarak bebeğimi almamı istedi. İlk defa ben dokundum ona, alıp göğsüme koydum, sımsıkı sardım ve bir daha asla bırakmadım. O kadar şaşkın, mutlu ve heyecanlıydık ki, gözlerimizi bebeğimizden alamıyorduk. 
Kavuşma anı..Doğumdan saniyeler sonra <3



Eşimle birlikte hem ağlıyor, hem kahkahalarla gülüyorduk. Gerçekten hayatımın en büyük aşkını yaşıyordum o an ve hiç bitsin istemedim. Kordondan kan akışının kesilmesini bekledik. Bu sırada biz oğlumuzla koklaşmakla meşguldük. İlk kontroller kucağımdayken yapıldı, onu bir an bile vermek istemedim. Kan akışı durunca, kordonu eşim kesti. Bu sırada bebeğim kendi kendine memeyi bulmuş, emmeye başlamıştı bile. Plasenta kolayca çıktı, 2 küçük sıyrık vardı, onlara dikiş atıldı ve odamıza gitmeye hazır hale geldik. 

Hemşireler tekerlekli sandalye getirmişlerdi. Doğum psikoloğum bana kendimi nasıl hissettiğimi sordu. İyi olduğumu söyleyince, odana yürüyerek gitmek ister misin dedi. Evet dedim. Böylece kocam, onun kucağında bebeğim ve ben; yürüyerek doğumhaneden çıktık. Odamıza yürürken, beni her gören tebrik ve takdirlerini sunuyordu. Zafer yürüyüşü! :) 

Yürü be kızım, kim tutar seni :))



Şimdi doğum yapalı 1 yıl geçmiş durumda. Ve ben hala doğum yaptığım o günü düşündüğümde, özlediğimi farkediyorum. O hisleri unutmak mümkün değil. Sağlığı elveren her kadının bu mucizeyi yaşaması gerektiğini düşünüyorum.
Aşk işte bu... Çekirdek aileyiz artık :)



Bu yüzden, kadınları doğumlarına sahip çıkmak, korkularını yenmek ve kendilerine güvenmeyi öğretmek aşkıyla, doğuma hazırlık eğitimcisi; doğumlarında onlara birebir destek olmak ve bu özel anı eşsiz bir hatıraya dönüştürmeye yardımcı olmak için de doula olmaya karar verdim. İstanbul Doğum Akademisi'nden aldığım ve yaklaşık 1 yıl süren detaylı eğitimin ardından, mesleğe adım attım.

Eğitimlerde yeni arkadaşlar edinmek, ailelerin hayatına dokunduğumu hissetmek ve doğumları için bir seyler yapan kadınlar görmek beni inanılmaz mutlu ediyor. 

Doğuma hazırlık eğitiminden bir kare.



Doulalık ise bambaşka bir tutku, o çok özel anda bir kadına yardımımın dokunduğunu görmenin hazzı anlatılmaz.. Her defasında sanki kendi doğumum gibi heyecanlanıyor, mutlu oluyor ve duygulanıyorum.

Doğum ekibi iş başında!
Doğumdan sonra ağlaşan taze anne ve doulası :)  

 
 
 
Doğum sonrası ev ziyareti


Umarım hikayem, benim gibi pozitif hikayelerle doğum korkusunu yenen bir insana daha ışık olur. 

Sevgiler, 

Gamze
www.instagram.com/doula_gamzeoruc
www.facebook.com/Gamze Çıtak Oruç
gamzeoruc34@gmail.com
05074379127